AYM boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme kuralını iptal etti

Anayasa Mahkemesi (AYM) boşanma davası reddedilen çiftlere karar kesinleştikten sonra boşanmak için üç yıl bekleme zorunluluğu getiren kuralı iptal etti. İptal kararı dokuz ay sonra yürürlüğe girecek.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan karara göre Ankara 18’inci Aile Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ‘evlilik birliğinin sarsılmasına’ ilişkin düzenleme getiren 166’ıncı maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla iptalini istedi.

Aile Mahkemesi başvurusunda, ‘kuralda öngörülen üç yıllık sürenin adil olmadığını, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildiklerini, bu durumun da herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığını’ ifade etti.

Mahkeme Medeni Kanun’da öngörülen üç yıllık sürenin fazla olmasının evlilik dışı ilişki yaşanmasına neden olduğunu savundu ve bu kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiğini öne sürdü.

Başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle kuralın iptaline karar verdi. İptal hükmü dokuz ay sonra yürürlüğe girecek.

AYM iptal kararında, söz konusu kuralın, boşanma kararı verilebilmesini önemli oranda güçleştirmemesine ve ortak hayata yeniden dönmek istemeyen ilgilileri makul olmayan süreler boyunca evlilik birliğini devam ettirmeye zorlamaması gerektiğine vurgu yaptı.

AYM kararında boşanma davalarının uzun süre sürmesine ve ‘boşanma davasının reddinin çok kısa sayılamayacak bir sürenin sonunda gerçekleşebileceğine’ de dikkat çekti.

Kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:

“Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.”

Paylaş

İlgili Yazılar